Ana Sayfa
İletişim
Islam Tarihi
Bayanlar icin Namaz
Türkçe mealiyle Kuran okuma
Online Kuranı Kerim dinle
Evliyalar.
Allahın Sevgili Kulları
Zikr
Peygamberimizin mübarek Nur'u
Hz. İbrahim’in Hanif Dînî'nde Birleşmeye Davet
NEFS NEDİR?
HADİSİ ŞERİF
İnsanın Yaratılışı
=> NEFSİN YARATILIŞI
=> FİZİK VÜCUDUN YARATILIŞI
=> RUHUN YARATILIŞI
=> Ruhun Yemini
Mümin Olmak
Dualarimiz
GÖZLERİN GÖRMESİ İÇİN
Makaleler.
ALLAH İLE OLAN AHD’İ YERİNE GETİRMEK
ÖLÜ İKEN DİRİLMEK VE NUR SAHİBİ OLMAK
İslam 5 deyil 7 sart
TABİYET ŞARTMIDIR ?
TAKVA NEDİR ? NASIL TAKVA SAHİBİ OLUNUR ?
TASAVVUF NEDİR ?
THEMA: Reinkarnation
THEMA: DIE HINDERNISSE -Engeller
Thema: Der Tod und der Jüngste Tag
THEMA: Reinkarnation.
Kur'an'da ki İslam
Kur'an'ın Gerçekleri dinle
Kur’anı Kerim ve Kutsal Kitaplar
Allah Kainati Nicin Yaratmıstır?
Allah Kainatı Niçin Yaratmıştır? - 2
Allah Kainatı Niçin Yaratmıştır? - 3
OKU VE ALLAHI ZIKR ET
Buraya Yorum Yazin.
Sami Yusuf dinle

Ruhun Yemini

 

 

 

Ruhun Yemini


RUHUN YEMİNİ

13/RA'D-20: Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).
Onlar, Allah'ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah'a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.

13/RA'D-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allah'ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

Yukarıdaki ayetlerde insanın Allah'a ruhunu ulaştıracağına dair yemin verdiğini görüyoruz.
Rabbimiz, ruhumuzun misakini, o'na verdiğimiz bu yemini üzerimize 11 defa farz kılıyor.

1-

5/MÂİDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).
Allah'ın, sizin üzerinizdeki ni'metini ve: “İşittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misâkınızı hatırlayın. Allah'a karşı takvâ sahibi olun, Muhakkak ki O, göğüslerde (sinelerde) olanı en iyi bilir.

2-

6/EN'ÂM-152: Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).
Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah'ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.

Yukarıdaki iki ayeti kerimede Allah'u Tealâ üç yeminimizi de üzerimize farz kılıyor. 
Ve ayrıca Maide suresi 105inci ayetinde nefsimizin yeminini üzerimize bir kez daha farz kılıyor.

3-

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

4-

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O'na (Allah'a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah'a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.

5-

51/ZÂRİYÂT-50: Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).
Öyleyse Allah'a firar edin (kaçın ve sığının). Muhakkak ki ben, sizin için O'ndan (Allah tarafından gönderilmiş) apaçık bir nezirim.

6-

89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Rabbine dön (Allah'tan) razı olarak ve Allah'ın rızasını kazanmış olarak!

7-

13/RA'D-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allah'ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

8-

42/ŞÛRÂ-47: İstecîbû li rabbikum min kabli en ye’tiye yevmun lâ meredde lehu minallâh(minallâhi), mâ lekum min melcein yevme izin ve mâ lekum min nekîr(nekîrin).
Rabbinize icabet edin (Allah'a ulaşmayı dileyin), Allah tarafından geri döndürülmeyecek olan günün gelmesinden önce. İzin günü, sizin için bir sığınak yoktur. Ve sizin için bir inkâr yoktur (yaptıklarınızı inkâr edemezsiniz).

9-

10/YÛNUS-25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).
Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.

10-

31/LOKMÂN-15: Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyy(ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Ve bilgin olmayan bir şey hakkında, şirk koşman için seninle mücâdele ederlerse, ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol. Bana yönelenlerin (ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenlerin) yoluna tâbî ol. Sonra dönüşünüz Banadır. O zaman yaptığınız şeyleri size haber vereceğim.

11-

73/MUZZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Ve Rabbinin İsmi'ni zikret ve herşeyden kesilerek O'na ulaş.

Yeminlerimizin bir tanesini yerine getirip diğerlerini başaramamak mümkün değil. İktisabettiği dereceler itibariyle rehine olan nefsin kurtulabilmesi, tezkiyesine bağlıdır. Nefs tezkiye olursa rehine olmaktan kurtulur. Ve böylece emanet olan ruh sahibine iade edilir. Fizik vücudumuz ise ya nefsin, yada ruhun esiridir. Nefs tezkiye olunca, fizik vücutta Allah'a kul olmak durumundadır. Çünkü kişi daha çok Ruhun tesiri altındadır. Şu anlaşılıyor ki Hidayet üç vücut için de geçerlidir. Üç vucut aynı zamanda ayrı, ayrı yeminlerini yerine getirir.


VUSLAT EMRİNİ İNSAN KENDİSİ YERİNE GETİREBİLİR Mİ?

Allah'ın ruha vermiş olduğu emir Allah'a geri dönerek Allah'a ulaşması, Allah'ta yok olması. Bu emrin yerine getirilebilmesi için ruhun Allah'a giden yola Sırat-ı Mustakim'e çıkması gerekmektedir. Çünkü Sırat-ı Mustakim Allah'a ulaştıran yoldur. Ve onun dışındaki bütün yollar insanı Allah'tan uzaklaştırır. Bu gerçekleri ispatlayan ayetleri verelim.

6/EN'ÂM-53: Ve kezâlike fetennâ ba’dahum bi ba’din li yekûlû e hâulâi mennallâhu aleyhim min beyninâ, e leysallâhu bi a’leme biş şâkirîn(şâkirîne).
Ve “Aramızdan, Allah'ın ni'metlendirdikleri bunlar mı?” derler diye, onları birbirleri ile işte böyle imtihan ettik. Allah, şakirleri (şükredenleri) en iyi bilir, öyle değil mi?

Allah'ın yolu Sırat-ı Mustakîmdir. Bu yolun sonunda Allah vardır.

53/NECM-42: Ve enne ilâ rabbikel muntehâ.
Ve münteha (sonunda dönüş), mutlaka Rabbinedir.

Allah'a ulaştıran yolun adı Sırat-ı Mustakimdir. Allah'u Tealâ Sırat-ı Mustakimi nasıl yarattığını aşağıdaki ayetlerde anlatıyor.

78/NEBE-12: Ve beneynâ fevkakum seb'an şidâdâ(şidâden).
Ve sizin üstünüzde sağlam (kuvvetli) yedi kat bina ettik.

Üzerimize 7 katlı bir gök bina ettiğini Bakara suresi 29 uncu ayette de görmüştük.

2/BAKARA-29: Huvellezî halaka lekum mâ fîl ardı cemîan summestevâ iles semâi fe sevvâhunne seb’a semâvât(semâvâtin), ve huve bi kulli şey’in alîm(alîmun).
O (Allah) ki, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yarattı. Sonra (kudret ve iradesiyle) göğe yönelip, onları da yedi (kat) gök olarak düzenledi. Ve o, Alîm'dir (herşeyi en iyi bilendir).

Allah'u Teâlâ bu 7 gök katını 7 tarikle (Yolla) bağladığını söylüyor.

23/MU'MİNÛN-20: Ve şecereten tahrucu min tûri seynâe tenbutu bid duhni ve sıbgın lil âkilîn(âkilîne).
Ve Turi Sina'da yetişen bir ağaç vardır ki, yağ çıkarır. Ve (o), yiyenler için bir katıktır.

Görülüyor ki Allah ruhumuzu kendisine ulaştıracak 7 gök katı ve bu katları birleştiren 7 tarikle tariki mustakiymi ve onunla birlikte 7inci katın 7 alemi ve ademden Allah'a kadar uzanan Sırat-ı Mustakîm'i yaratmıştır.
Ruhumuz bu gök katlarını aşarak Allah'a ulaşmak mecburiyetindedir. Allah bu emri ona 11 defa farz kılmıştır. Ruhumuz da Allah'a ulaşacağına dair misak vermiştir. Biliyoruz ki Ruh Allah'ın emirlerini yerine getirmek üzere programlanmıştır. O halde bu emri mutlaka yerine getirmek isteyecektir. Ama bu isteğine rağmen ruh bu emri kendi başına yerine getirememektedir. Çünkü Yüce Rabbimiz insanın başının üzerine emrinden bir ruh (devrin huzur namazının İMAM'ının ruhu) göndermeden göklerin kutrunu çıkma iznini vermiyor.

55/RAHMÂN-33: Yâ ma'şerel cinni vel insi inisteta'tum en tenfuzû min aktâris semâvâti vel ardı fenfuz(fenfuzû), lâ tenfuzûne illâ bi sultân(sultânin).
Ey insan ve cin topluluğu! Semaların ve arzın kuturlarından (çaplarından) nüfuz etmeye (çıkıp gitmeye) eğer gücünüz yetiyorsa, haydi nüfuz edin (geçip, çıkın)! Bir sultan (bir mürşid) olmaksızın nüfuz edemezsiniz (geçip çıkamazsınız).

"Ancak bir sultanla" buyuruyor Rabbimiz. Kimdir bu sultan? 
 

78/NEBE-38: Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben).
O gün, ruh (devrin imamının ruhu) ve (arşı tutan) melekler, saf saf hazır bulunurlar. Rahmân'ın kendisine izin verdiği kişiden başka kimse konuşamaz. Ve (izin verilen) sadece sevap söylemiştir.

Yukarıdaki ayette bir merasim anlatılmaktadır. Bu merasimde melekler saf, saf olarak hazır bulunurlar. Ve ruh oradadır. Rahman suresinde anlatılan Sultan işte bu ruhdur. Ve tövbe eden kişi meleklerin, ruhun, mürşidin mürşidin kiramen katibin meleklerinin, tövbe eden kişinin kiramen katibin meleklerinin şahitliğinde Allah'a ulaşmayı diler.
Bu merasimin devamında ise Rabbimiz emrinden bir ruhu, (Bu ruh devrin İMAM'ına, sultanına ait bir ruhtur) o kişinin başının üzerine gönderir.

 

40/MU'MİN-15: Refîud derecâti zul arş(arşi), yulkır rûha min emrihî alâ men yeşâu min ıbâdihî li yunzire yevmet telâk(telâkı).
Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından (Kendisine ulaştırmayı) dilediği kişinin (Allah'a ulaşmayı dilediği için Allah'ın da Kendisine ulaştırmayı dilediği kişinin) üzerine (başının üzerine) Allah'a ulaşma gününün geldiğini (o kişinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah'ın emrini tebliğ edecek) bir ruh (devrin imamının ruhunu) ulaştırır.

O bir sultandır. Görevi, başının üzerine geldiği kişinin ruhuna Allah'a ulaşma gününün geldiğini haber vermektir. İşte bu emri devrin İMAM'ının ruhundan, Allah'ın tayin ettiği sultandan alan ruh, artık sırat-ı mustakîme çıkabilir.

32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk'ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.

78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine ulaştıran (yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder. (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.


O gün onun için Hakk'a ulaşmak üzere yola çıktığı gündür. Ve mutlaka yolun sonunda bulunan Rabbine ulaşacaktır.

Yukarıda anlatılan tövbe merasimi diğer iki vucudumuzun da yeminlerini yerine getirmesini sağlayacaktır. (Bak;Fizik vucut, Nefs)

 

VUSLAT

İnsanın ruhu önce zemin kattaki dergâha ulaşır. Yeryüzündeki bütün dergâhlar (sebillerle) devrin İMAM'ına ait olan ana dergâha bağlanır. Sıratı Mustakim ise sebillerden başlayarak Allah'ın zatında son bulur. Tariki Mustakim Ana dergahtan başlayarak 7inci katta biter. Tariki Mustakim'e ana dergâhta bulunan 4,5m yüksekliğindeki 1,5m den daha dar olan üzerinde 30 cmlik baklava dilimleri bulunan ve kapı tokmağı bulunmayan som altın tek kanatlı kapıdan çıkılır. Zemin kata mürşidinin önünde tövbe ederek gelen ruhlar Ebubekir Sıddık Hz. tarafından eğitilmek üzere rahlei tedrise başlarlar. Bu kattaki düzeni şöyle anlatabîliriz. Büyük bir salon. 
Burada mürşide tabî olmuş insan ruhlarından başka yine Allah'ın yoluna girmiş cinlerde bulunmaktadır. Ebubekir Sıddık Hz.nin kürsüsünün önünde en sağ tarafta sağ kanat velîsiyle başlayan onarlık sıralar... Önce erkekler. Erkeklerin bittiği yerde sol kanat velîsi. Erkeklerin sol tarafında erkek cinler yeralıyor. Onarlık sıralar halinde insan ve cin erkekler arkaya doğru devam eder. Erkek insanların bittiği yerden itibaren hanım insanlar başlar. Erkek cinlerin bittiği yerden itibaren de cin kadınlar sıralanırlar. Bu düzene göre Ebubekir Sıddık Hz.nin sağ tarafında altın para kümesi vardır. Ebubekir Sıddık Hz.nin arka tarafında secde için ayrılmış bir bölüm vardır. Ebubekir Sıddık Hz. nin eli öpüldükten sonra burada tek sıra halinde secdeye varılır. En sağda sağ kanat velîsi. Erkek insanların bittiği yerde sol kanat velîsi. Daha sonra cin erkekler. Cin erkeklerin bittiği yerden itibaren cin kadınlar secde ederler. Cin kadınların bittiği yerden itibaren insan kadınlar yer alır. Secde düzenine göre altın kapı sol taraftadır. 
Buradaki eğitimini tamamlamış olan insan ruhları sağ kanat ve sol kanat velîsinin nezareti altında altın kapıdan birinci gök katına yükselirler. Her zaman bu sıralamada sağ kanat velîsi birinci sol kanat velîsi ikinci, Hanım Sultan üçüncü olarak yükselmektedirler. Cinler ise zemin katta kalırlar. Onların gök katlarını çıkma yetkileri yoktur. Çıkmaları halinde yanarlar. Zemin katta bulunan bu salondan ayrı biraz daha yüksekte ikinci bir salon mevcuttur. Bu salona 7. Kata çıkabilenler gelir. Devrin halifesi bu salonda onlara el öptürdükten sonra alt salondakilerden önce altın kapıdan birinci gök katına yükselirler. Bu gurup her katta secde ederek 7. kata çıkarlar.

BİRİNCİ GÖK KATI

Birinci gök katına zemin kattan çıkan ruhlar, burada bulunan avluda secdeye varırlar. 7. Kata çıkan ruhlar ise bu katta durmadan yükselmeye devam ederler. Ve ikinci kata ulaşırlar.

İKİNCİ GÖK KATI

Birinci gök katından saflar halinde yükselen ruhlar ikinci gök katına çıkınca, kapısı olmayan bir holün başında içeri girmek için sırayla beklerler. Bekledikleri yerin sağ tarafında yere kadar cam olan duvardan arka taraftaki büyük salonu görebilirler. Sırası gelen ruhlar (önce sağ kanat velîsi, solkanat velîsi ve hanım sultan) uçarak içeri girince orada bulunan Peygamber Efendimiz SAV'in ve zamanın Halifesinin elini öperler. Bu kata ilk defa çıkan ruh holün ilerisinde solda bulunan ameliyathaneye alınır. Burada Cebrail AS. Görevlidir. 
Burada ruhların zulmet derileri çıkarılması suretiyle ruhlar, bu salonun karşısında suvarılma havuzlarının bulunduğu salona ve suvarılma havuzlarına girme ehliyetini kazanırlar. Suvarılma havuzlarının bulunduğu büyük salondaki secdeye varılan bölümde en sağda sağ kanat velîsi, erkeklerin ve hanımların bittiği yerde sol kanat velîsi ve suvarılma havuzlarının üzerinde en solda hanım sultan yerlerini alırlar. Sağ kanat velîsiyle sol kanat velîsinin arasındaki boşlukta önce erkek ruhlar, sonra hanım ruhlar yerlerini alırlar. 
Ve böylece secdeye varırlar. Secde işlemi bitince ön taraftaki suvarılma havuzlarına sırasıyla uçarak gelirler. Önce Sağ kanat velîsi en sağdaki suvarılma havuzunun üzerine gelir ve bekler. Sol kanat velîsi erkeklerin bittiği yerdeki suvarılma havuzunun üzerine geçer. Hanım sultan zaten daha önceden suvarılma havuzlarının en solundaki yerini almıştı. Diğer ruhlar Sağ kanat velîsi, sol kanat velîsi ve hanım sultan yerlerini aldıktan sonra birer, birer uçarak suvarılma havuzlarına gelirler. 
İlk gelen ruha sağ kanat velîsi üzerinde bulunduğu suvarılma havuzuna girmesine musaade etmek için sol taraftaki suvarılma havuzunun üzerine geçer. Gelen ruh havuzun içine girince, sağ kanat velîsi tekrar sağa çekilir. Sol kanat velîsi ve hanım sultan da başlangıçta aynı işlemi üzerinde bulunduğu havuzun sahibi olan ruh için yaparlar. Böylece ruhlar suvarılma havuzlarının içine girerler. 
Bu havuzlar 2metre yüksekliğinde şeffaf turuncu renktedir. Sağ kanat velîsi sağdan başlayarak sola doğru, Sol kanat velîsi soldan başlayarak sağa doğru, Hanım sutan da en soldan başlayarak sağa doğru her havuzun üzerinde durarak ruhların başlarını bu sıvının içine tamamen girmesini sağlayacak şekilde bastırırlar. Ruhların nefes almaya ihtiyaçları olmadığı için bu suyun içindeki yaşamlarına devam ederler. Atlastan olan cüppe ve mintan yaka gömlekleriyle, hanımlar ise bej-beyaz uzun elbiseleri ve baş örtüleriyle bu havuzlarda suvarılırlar.
7. kata çıkabilen ruhlar ise bu katta bu salonun sağ tarafındaki başka bir salonda tek sıra halinde secde ederek, Peygamber Efendimizi ve Devrin İMAM'ını beklerler. Peygamber Efendimiz ve Devrin İMAM'ının diğer salondaki el öptürme merasimi bitince bu salona geçer. Bu insan ruhlarının en sağ ve en sol tarafında yerlerini alarak onlarda secdeye varırlar. Daha sonra bütün ruhlar Peygamber Efendimizin ve Halifenin elini öperek saf halinde üçünçü kata yükselirler.


ÜÇÜNCÜ GÖK KATI

Artık ruh üçüncü kata çıkma yetkisine sahib olmuştur. Bu katın özelliği üçüncü katla dördüncü katı birleştiren mihenk menfezinin başlangıcının burada olmasıdır. Mihenk menfezi bir kişinin geçmesine elverişli genişlikte (80cm - 100cm) sonsuz uzunlukta bir silindirdir. Dördüncü kata bu menfezin içinde yapılacak yolculukla varılır. Kıdem sırasına göre, daha kıdemli olan yukarıda olacak şekilde birinin ayakları diğerinin başının üzerinde gelerek yükselinir. Burada da sıralamada sağ kanat velîsi önde, sol kanat velîsi onun arkasında, hanım sultan da onun arkasında sırayla önden uçarlar. Onların arkasından diğer ruhlar kıdemlerine göre onları takip ederler. Yedinci kata çıkabilenler önceden üçüncü kata çıkıp burada secde ettikten sonra mihenk menfezinden geçerek dördüncü kata yükselirler. Onlardan sonra diğer ruhlar sağ ve sol kanat velîsi eşliğinde gelerek, onlarda önce secde ederler ve sonra mihenk menfezinden geçerler.

DÖRDÜNCÜ GÖK KATI

Dördüncü gök katı Beytül Makdes'in (Mescid-i Aksa'nın) aslının bulunduğu gök katıdır. Önce Mescid-i Aksa'nın avlusunda secde edilir daha sonra Mescid-i Aksa'nın içine girilerek tekrar secdeye varılır. Buradan beşinci gök katına Mescid-i Aksa'nın kubbesinden saflar halinde yükselerek çıkılır.

BEŞİNCİ GÖK KATI

Mescid-i Haram'ın aslı bu kattadır. Yine bu kata da önce yedinci kata çıkanlar yükselirler, secde ederek altıncı kata çıkarlar. Burada ruh hacı olur. Bu manevi hacdır. Hacc-ül Ekber denir. Hem avluda hemde uçarak girdikleri Mecid-i Haram'ın içinde saflar oluştururlar ve secde ederler.

ALTINCI GÖK KATI

Bu gök katında ruhlar yeni işlemlerden geçerler. Bu kattaki salona giriş çok özel bir kapıdan yapılır. Bu kapı kapıdan geçen kimsenin şeklini alır. Dışarıdan bakıldığı zaman içeriden dışarıya hafif bir aydınlık sızar. İçerisi oldukca büyük bir salondur. Salonun ortasında, yerden 3-4m yükseklikte buz kalıbına benzer bir nur vardır. Bu nur, Çok açık yeşil renktedir. Bu nurun sağ tarafında sağ kanat velîsinin bulunduğu kontrol merkezi, sol tarafında sol kanat velîsinin bulunduğu kontrol merkezi vardır. İçeriye giren bütün ruhlar bu buz kalıbını andıran nurun önünde sıralanırlar. 
Nurun etkisiyle bütün ruhların derileri çatlar. Kurumuş toprağa benzer bir hal alır. Daha sonra Allah'ın bu konuda görevli melekleri gelerek ruhların derilerinin tekrar eski haline gelmelerini sağlayan bir cihazla onların başlarından tedavi eder. Çatlaklar giderilir. Bir gün ruhlardan birtanesinin derileri çatlamaz. Bu ruhun derisi orada bulunan nurun çok açık yeşil-beyaz rengini alır. Allah'ın boyasıyla boyanır. Buna sıbgatullah olmak denir.

2/BAKARA-138: Sıbgatallâh(sıbgatallâhi) ve men ahsenu minallâhi sıbgaten, ve nahnu lehu âbidûn(âbidûne).
Allah'ın boyası; Allah'ın boyası ile boyanandan daha ahsen (daha güzel) olan kim vardır? Ve biz, O'na kul olanlarız.

İşte Allah'ın boyasıyla boyanmış bu ruh, Aynı katın bir başka yerinde boşlukta kürsüsü bulunan Cebrail AS.ın yanına uçar. Önce kıyafetleri değiştirilir. Kafkas kıyafetine benzer bir kıyafet giydirilir. Cebrail AS. Feth'e hazır olan bu ruhun sağ eline fetih kılıcını verir. Fetih kılıcını sağ eline alarak havaya kaldıran ruh yedinci kata süratle yükselir. Kıyafetler, kılıç ilk defa fethe giden ruh için geçerlidir.

 

YEDİNCİ GÖK KATI

Fetih kılıcıyla tek başına altıncı katın tavanından yedinci kata yükselen ruh Levh-i Mahfuza ulaşır.Burada yedi basamaklı beyaz mermer bir merdiven vardır. Ve yedi basmaktan sonra da bir sahanlığa ulaşır. Kişi uçarak oraya gelir. 1metre kadar yükseklikteki trabzonlardan birinden diğerine yedi tane halkası olan bir altın zincir ulaşır. Sahanlığın genişliği birbuçuk metre veya biraz fazla. Herbir zincirin halkası yaklaşık 40cm- 50cm arasında. Ruh elindeki kılıçla bu altın zincire birdefa vurur. Zincir ikiye ayrılır. Aynı zamanda arkada bulunan tek kanatlı üzerinde baklava dilimleri bulunan altın kapı açılır. Bu kapı zamanın İMAM'ının bulunduğu dergahtaki kapının aynısıdır. 
İşte zamanın İMAM'ının bulunduğu ana dergahtaki kapıyla yedinci kattaki Levh-i Mahfuza açılan altın kapı birbirinin aynısıdır. Ruh uçarak bu kapıdan içeri girer, bu olay FETİH adını alır. Kişi Fethin sahibidir. Ve bundan sonra 7. Katın 7 alemini birer birer geçer.Ruh bulunduğu katın tavanını aşar. Yukarı çıktığı zaman bakar ki, sol tarafı bir duvar şeklinde,kapalı. Burası onun geçmişidir. Sağa döndüğü zaman sonsuza kadar uzanan kader hücrelerini görür. Burada da geleceği vardır. 
Herbir kader hücresi 24 saatlik zaman dilimini kapsar. Sarıyla turuncu arası bal rengi altıgen sonsuza kadar uzanan hücrelerdir. İşte herkes kendi kader hücresinin dizisi üzerinde yerini alır. 
Ve sonsuz bir hızla kişi kader hücrelerini sonsuza kadar aşmak mecburiyetindedir. Ümmül Kitaba ondan sonra ulaşacaktır. 
Ümmül Kitabın bulunduğu alem yedinci katın ikinci alemindedir. Ümmül kitap on katlı bir bina yüksekliğinde boşlukta durmaktadır.

13/RA'D-39: Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb(kitâbi).
Allah, dilediği şeyi siler, yok eder (mahveder) ve (dilediği şeyi) sabit kılar ve ümmülkitap (ana kitap), O'nun indindedir (nezdindedir).

Ümmül Kitap Allah'ın bu dünya üzerine indirmiş olduğu kitapların hepsini ihtiva eder. Ümmül kitabın altında bir kürsü vardır. Burada o devrin halifesi, etrafında toplanmış olan 60 kişiye ders vermektedir. Ders almakta olan ruhlar halifenin kürsüsünün etrafında koltuklarda otururlar. Buradaki eğitim bittikten sonra başka alemlere geçilecektir.

Ve sonun da yedinci katın yedinci alemine gelinir. Burada zikir hücreleri vardır. Zikir hücreleri 2m yüksekliğinde hatta biraz daha yüksek şeffaf kürelerdir. Çok muntazam birşekilde sıralanmışlardır. Ruhlar bu zikir hücrelerinde özel bir oturuşla otururlar. Görevleri hep zikir yapmaktır. 
Her sabah, zamanın Halifesi, Peygamber Efendimiz SAV. Ve Hz. İsa üçü beraberce onların bulunduğu yere inerler. Ve bu inişte onlara devamlı ders gösterilir. Özel bilgiler verilir ve bu zikir hücresindeki kişinin bu üç kişinin karşısındaki oturumları da çok dikkat çekicidir. 
Bu üç kişi adeta bir yıldızı oluştururlar orada. Karşılarındaki o zikir hücrelerinden çıkan kişiler ise bir ay oluştururlar. Hilâl oluştururlar. İlk çıkanlar hilâlin iç dairesini arkadan çıkanlar, ikinci grup, bir gerideki sıradan başlar ve ikinci sırasını oluşturur hilâlin ve böylece her çıkan bir geriden başlayarak tam bir hilâl oluştururlar.
İşte bir gün o zikir hücrelerindeki kişilerden de bir tanesi ehil hale gelir. O zaman o Sıdret-ül Münteha'yı aşar. 7. Alemi aşar, oradan yokluğa geçer ve yoklukta Allah'ın zatına ulaşır. Allah'ın zatının mekâna ihtiyacı yoktur. Bu sebeble Allah yokluktadır. Ve insan ruhu Rabbine ulaşmıştır. 
Kendisine 11defa farz kılınan Allah'a vasıl olma emrini yerine getirmiştir. Böylece Hakk'a vasıl olmuştur. Hidayete ermiştir


 

 
     
     
 
     
   

 


Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!
El Fatiha.

BISMILLAHIRRAHMANIRRAHIM. 1/FÂTİHA-1: Bismillâhir rahmânir rahîm. Rahmân ve rahîm olan Allah'ın ismi ile. 1/FÂTİHA-2: El hamdu lillâhi rabbil âlemîn (âlemîne). Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. 1/FÂTİHA-3: Er rahmânir rahîm(rahîmi). Rahmân’dır, Rahîm’dir. 1/FÂTİHA-4: Mâliki yevmid dîn(dîne). Dîn gününün mâlikidir. 1/FÂTİHA-5: İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu). (Allah'ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz. 1/FÂTİHA-6: İhdinâs sırâtel mustakîm(mustakîme). (Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır). 1/FÂTİHA-7: Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne). O yol (SIRATI MUSTAKÎM) ki; üzerlerine nimet verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.
Allah Kabul Etsin.


Allah razi olsun.
Allaha Ulasmayi Dileyin
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol